ANAL BÖLGE HASTALIKLARI

 Anal fissür(Makatta çatlak -yırtık)

Hemoroidal Hastalık (Basur)

Anal Abse -Fistül

Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi)

Pruritis Ani (Anal Kaşıntı)

Anal  Siğiller(Anal Wart Anal kondilom )

Rektosel




ANAL FİSSÜR


Anal Fissür Nedir?

Anüs derisinde oluşan yırtık-çatlağa anal fissür denir. Fissür genellikle ağrı ve kanamaya neden olmaktadır. Fissür halk arasında çok yaygın olup, ağrı ve kanamayla neden olan diğer hastalıklarla karışabilmektedir; örneğin hemoroidler.

Anal Fissür Semptomları Nelerdir ?

Anal fissürde en tipik semptom defekasyon sırasında veya sonrasında olan ağrı ve kanamadır. Ağrı nedeniyle hastalar defekasyon ihtiyaçlarını geciktirirler.

Anal Fissür Nedenleri Nelerdir?

Travma: anüste zorlanma ve iritasyon fissür oluşmasına neden olabilir. Katı kıvamlı dışkılama zorlanmaya neden olarak fissür oluşumuna sebep olmaktadır. Fissürün diğer nedenleri arasında diyare ve anal bölgenin infalamtuar durumları bulunmaktadır. Anal fissür “akut” (henüz oluşmuş) veya “kronik”(uzun süreden beri olan veya sık sık tekrarlayan). Kronik fissürlerde hemen hemen her zaman ele gelen bir memecik bulunur. Buna bekçi cilt pilisi denir.

Fissür Nasıl Tedavi Edilir?

Akut fissür tipik olarak ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilebilir, yaklaşık %90’nı ameliyatsız iyileşir. Kabızlık  veya diyarenin ortadan kalkması fissürün iyileşmesini sağlar. Dışkının kıvamını yumuşatmak bu amaçla lifli gıdalar ve sıvı tüketimini arttırmak veya dışkının kıvamını yumuşatıcı ilaçların alınması akut fissürün iyileşmesine yardımcı olur. Diyetteki lif oranının arttırılması diyarenin tedavisinde de  etkilidir. Günde birkaç defa 10-20 dakika olacak şekilde yapılacak ılık oturma banyoları o bölgedeki kasların gevşemesini sağlayarak iyileşmeye yardımcı olacaktır. Nadiren özel ilaçlar tedavide gerekebilir. Kronik fissürün tedavisi cerrahi tedaviler gerektirebilir.Son yıllarda laser ablasyonla başaılı sonuçlar alınmaktadır.

Şikayetler Tekrarlar mı?

Fissür çok kolay tekrarlayabilir, iyileşmiş bir fissürün sert defekasyon sonrası tekrarlaması oldulça yaygındır.  Burada önemli, olan fissür iyileşip ağrı ve kanama şikayetleri geriledikten sonra lifli gıda ve sıvı tüketiminin azaltılmamasıdır. Eğer tetikleyen bir etken olmadan şikayetler tekrar ediyorsa, ileri tetkik yapılması gerekir.


Fissür İyileşmiyorsa Ne Yapılabilir?

Fissür verilen tedaviye cevap vermiyorsa tekrar muayene edilmelidir. Devam eden sert dışkılama veya ishal, çatlağın derinleşmesi veya anal kaslarda spazm, iyileşmenin gecikmesine neden olmaktadır. Diğer hastalıklar da örneğin  inflamatuar barsak hastalıkları, enfeksiyonlar ve anal bölge tümörleri fissür benzeri şikayetlerin oluşmasına neden olur, anal bölgede ağrısı sürekli olan hastalarda sürekli bu hastalıkların varlığının araştırılması gerekmektedir. 

Fissürde Cerrahi Tedavi Nasıl Olmaktadır?

Cerrahi fissür tedavisinde oldukça etkili bir tedavi seçeneğidir ve cerrahi sonrası tekrarlama riski çok düşüktür. Cerrahi, anal bölgede yer alan kasların küçük bir operasyonla yalnızca bir bölümünün kesilmesi şeklindedir. Bu şekilde fissür iyileşmekte ağrı ve spazm azalmaktadır.

Eğer bekçi cilt pilisi mevcut ise cerrahi sırasında bunun da alınması fissür iyileşmesine fayda sağlayabilir. Cerrahi çok çok nadir olarak kişinin barsak hareketlerinin (gaz veya dışkı) kontrolünü kaybetmesine neden olur. Cerrahi tedavinin başka riskleri de bulunmaktadır, bu riskler bizlerle bağlantı kurduğunuzda size aktarılacaktır.

Son yıllarda laser ablasyonla başaılı sonuçlar alınmaktadır.  Bu yöntemde komplikasyon ve risk oranı minimaldir. Minimal ağrı kesicilerle aynı gün taburcu edilebilir.

Cerrahi Sonrası İyileşme Ne Kadar Sürmektedir?

Tamamen iyileşme 1-2 haftayı geçmemektedir, ancak dışkılama sırasındaki ağrı ameliyat sonrası 1-2 günde kaybolur. 


HEMOROİDAL HASTALIK


Hemoroid Nedir?

Genellikle anüs ve rektumun variköz venleri olarak tanımlanır. Hemoroidler anüs ve alt rektumda genişlemiş kan damarlarıdır. Hemoroidler yerleşim yerlerine göre iki çeşittir; dış ve iç hemoroidler.

Dış Hemoroidler: Anüs dşına doğru yerleşim gösterir ve üzeri oldukça duyarlı deri ile kaplıdır. Genellikle ağrısız olmakla birlikte, içindeki damarlar pıhtı ile tıkandıklarında ağrılı, sert şişlik haline gelirler. Üzerindeki deri tahriş olursa kanama meydana gelebilir.

İç Hemoroidler: Anüs iç kesimine doğru yerleşim gösterirler. Dışkılama sırasında ağrısız kanama ve ele gelen şişlik oluşmasına neden olurlar. Çok şiddetli ağrı iç hemoroidler iyice genişleyip  anüsten dışarı doğru sarkıp içeri kendiliğinden girmediklerinde olur.

Hemoroidal Hastalığın Nedenleri Nelerdir?

Esas nedeni bilinmemektedir. Sadece insanların ayakta durması bile hemoroidal damarlarda basınç artışına ve hemoroidlerde dolgunluğun artmasına neden olabilir. Hemoroidal hastalığın diğer nedenleri:

Kabızlık

Kronik kabızlık ve diyare

Hamilelik

Ailesel yatkınlık

Dışkılama sırasında aşırı ıkınma

Aşırı laksatif ve lavaman kullanımı sonucu dışkılama düzeninin bozulması

Tuvalette uzun süre oturmak (dışkılama sırasında gazete okumak, sigara içmek gibi…)

Neden ne olursa olsun hemoroidal damarları yerinde tutan bağlar gerilmekte, bunun sonucu olarak damarlar genişleyip duvarları incelerek kolay kanar hale gelmektedir. Eğer basınç ve gerilme devam ederse, damarlar iyice zayıflar ve sarkar.

Semptomlar Nelerdir?

Aşağıdakilerden herhangi birisi sizde mevcutsa hemoroidal hastalığınız olabilir.

Dışkılama sırasında kanama

Dışkılama sırasında makatta şişlik

Anal bölgede kaşıntı

Ağrı

Ağrılı şişlikler

Hemoroidal Hastalık Nasıl Tedavi Edilir?

Hafif derecede semptomlar mevcudiyetinde, diyetteki lif miktarı ve sıvı tüketiminin arttırılması yeterli olmaktadır. Kabılzık ve dolayıısyla aşırı ıkınmanın önüne geçilmesiyle, hemoroidlerdeki basınç azaltarak şişmesini engellenebilir. Ilık-sıcak oturma banyosu, 1bir miktar rahatlama sağlayabilir.

Yukarıda sayılan önlemlerle  ağrı ve şişlikle seyreden semptomatik hemoroidlerde şikayetler 2-7 gün içierisinde geriler, eğer sert bir şişlik varsa bunun gerilemesi 4-6 haftayı bulabilir.  Çok şiddetli seyreden hemoroidler değişik tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekebilir.

Ligasyon: -Lastik bantla bağlama- iç hemoroidlerin tedavisinde tedavisinde etkilidir. Ufak bir lastik band hemoroid pakesinin üzerine yerleştirilir, böylece hemoroidin kanlanması engellenir. Bant hemoroidle birlikte birkaç gün içerisinde düşer takiben oluşan yarada 1-2 hafta içinde iyileşir. Bu işlem bazen hafif bir rahatsızlık hissi ve kanamaya neden olabilir. Tedaviden sonuç alabilmek için işlem tekrarlanabilir.

İnjeksiyon ve Koagulasyon: Şişlik oluşturmayan kanayan hemoroidlerde uygulanır. Her iki yöntemde ağrısızdır.

Stapler Hemoroidektomi: Bu iş için geliştirilmiş özel bir alet kullanılır. Özellikle anüsten sarkan iç hemoroidlerin tedavisinde kullanılır. Dış hemoroidleri tedavi edici özelliği yoktur. İşlem sonrası band ligasyonununa göre daha ağrılı, klasik hemoroidektomiye göre daha ağrısız bir yöntemdir.

Klasik Hemoroidektomi: -hemoroidlerin cerrahi olarak çıkarılması- hem iç hemde dış hemeroidlerin alınmasına olanak sağlar. Klasik hemoroidektomi: 1) tekrarlayan pıhtı oluşumu ile seyreden eksternal hemoroidler 2) ligasyonun başarısız olduğu internal hemoroidler 3) anüsten dışarı sarkan ve içeri girmeyen hemoroidler 4) devam eden kanamalı hemoroidlerin tedavisinde kullanılır. Klasik hemoroidektomi ile kanama ve şişliğe neden olan dokular alınır. Anestezi altında geçekleştirilir, hastanede kalmayı gerektirebilir, işlem geçekleştirilirken dikiş veya özel enerji cihazları kullanılabilir.

Laser Ablasyon  Son yıllarda oldukça yaygınlaşan  hemoroid tedavisinde laser ablasyon kullanmı oldukça avantaj sağlamaktadır. Yakarak hemoroid pakelerinin küçülmesi esasına dayanan  yöntemde  postoperatif ağrı , komplikasyon olasılığı .işe dönüş süresi de minimal olması gibi avatajları vardır. Uygun hastalarda çok iyi sonuçlar aLınmaktadır.

RF Ablasyon Yine laser ablasyona çok benzer bir yöntem olup hemoroid pakelerinin radyofrekans ile küçültülmesi esasına daynmaktadır. Yöntem ve sonuçları laser ablasyonla çok benzerdir. Kanamalı ve tromboze hastalara da uygulanabilmektedir.  


ANAL APSE VE ANAL FİSTÜL


Genel hastalık hali, üşüme, ateş ve anal bölgede ağrısı olan bir hastada anal apse veya fistül olabilir.

Anal Apse Nedir?

Anal apse anüs kenarında veya rektumda içi iltihapla dolu kavitedir.

Anal Fistül Nedir?

Anal fistül çoğunlukla daha önceden meydana gelmiş anal apsenin bir sonucu olarak oluşur. Anüsün hemen iç yüzünde küçük kesecikler bulunur. Bu kesecikle bir kanalla anüse açılır bu kanalın tıkanması enfeksiyon ve apse gelişimine neden olur. Fistül bu kesecik ile anüsün kenarındaki ve dışına doğru olan cilt (daha önce apse meydana gelmiş cilt) arasında bir tünel oluşumu ile karakterizedir.

Anal Apseye Neden Durumlar Nedir?

Apse anüs içindeki keseciklerin bakteri veya yabancı bir madde ile teması sonrasında ani olarak gelişen iltihabıdır. Anal apse oluşumuna neden olan bilinen hastalıklar arasında, inflamatuar barsak hastalıkları; kolit gibi…


Anal Fistüle Neden Durumlar Nedir?

Apse boşaldıktan sonra, anüs iç yüzündeki kesecik ile apse gelişen cilt arasında bir tünel meydana gelir. Ve buradan cilde iltihaplı akıntı olmasına neden olur. Eğer akıntının olduğu cilde açılan ağız tıkanırsa tekrar apse gelişebilir.

Anal Apse veya Anal Fistülün Semptomları Nelerdir?

Anal apse, anüs çevresinde şiddetli ağrı ve dolgunluk-şişlik semptomları ile birliktedir. Ayrıca kişide halsizlik, ateş ve titreme gibi yakınmalara neden olur. Anal fistül ile ilgili yakınmalar anüs çevresindeki ciltte tahriş, akıntı ve akıntı sonrasında o bölgede bir rahatlama hissi şeklindedir.

Anal Apse Her Zaman Anal Fistüle Dönüşür mü? 

HAYIR! Anal fistüllerin yaklaşık %50 kadarı anal apselerden gelişir. Yine de bu durumu tahmin etmek mümkün değildir.

Anal Apse Nasıl Tedavi Edilir?

Anal apse, anüse yakın bir yerden cilde yapılan kesi ile boşaltılmalıdır. Çoğu zaman o bölgenin uyuşturulması yeterli olur. Ancak daha büyük apseler özellikle diyabetik veya bağışıklık sistemi zayıf olan hastalarda ameliyathane şartlarında belden aşağısı uyuşturularak boşaltılmalıdır.

Anal Fistülde Tedavi Nasıldır?

Anal fistülün tedavisi cerrahidir. Tedavi çok net olmakla birlikte uygulanan cerrahi tedavi yöntemlerinin kendine özgü riskleri mevcuttur. Bu nedenle tecrübeli bir kolon ve rektum cerrahi tarafından gerçekleştirilmelidir. Çok nadir olarak apse ile eş zamanlı fistül tedavisi de yapılabilir, ancak çoğu zaman apseyi takiben fistül oluşması için 6-8 hafta veya daha uzun zaman geçmesi gerekir. Fistül cerrahisi fistülü oluşturan tünelin bulunup açılmasını içerir. Bu işlem bazen anüste dışkı ve gaz tutabilmeyi sağlayan kasların bir kısmının kesilmesini gerektirebilir. Bu tünelin iç ve dış ağzı bulunarak tünel açılır ve içerden dışarı doğru kendiliğinden iyileşmesi sağlanır. Fistül tedavisi günübirlik cerrahi olarak gerçekleştirilebilir. Hasta aynı gün veya ertesi sabah taburcu edilir. Ancak daha komplike  fistüllerde hastaneden daha uzun kalmak gerekebilir.

 Anal fistülde laser ablasyon:Son yıllarda anal fistül tedaviisnde başarı ile uygulanan laser ablasyon tedavisi hem daha kolay hem daha az komplikasyon olasılığı  hem kısa sürede yapılıp normal hayata dönülmesi açısından oldukça avantajlı bir yöntemdir.

 Anal fistülde RF Ablasyon : Laser ablasyona çok benzer yöntemle uygulanna teknikde sonuçlarda çok benzerdir.

Fistül Cerrahisinden Sonra İyileşme Ne Kadar Sürer?

Fistül Cerrahisinden sonra 1 hafta boyunca hafif veya orta derecede bir ağrı olabilir ancak bu ağrı, ağrı kesicilerle kontrol edilebilir. Okula veya işe dönme süresi genelde kısadır.

Anal fistül veya apse drenajı sonrası hastanın günde 3-4 kez ılık oturma banyosu yapması önerilir. Bu dönemde yumuşak kıvamlı dışkılama önemlidir, bunun için lifli gıda tüketmek veya laksatif almak uygundur. Cerrahi sonrası iyileşme döneminde sümüksü akıntı olması normaldir. Islaklık hissini azaltmak için gazlı bez veya ped kullanılabilinir. 

Anal Apse veya Fistülün Tekrar Etme Riski Nedir?

Tekrarlama riski maalesef sıfır denemez.  Ancak tekrarlamasını engellemek için tedavinizi gerçekleştiren kolon ve rektum cerrahının önerilerine uymalısınız.


KIL DÖNMESİ-PİLONİDAL KİST/SİNÜS

Kıl Dönmesi Nedir ve Neler Kıl Dönmesine Neden Olur?

Kıl dönmesi, kuyruk sokumunda, deride meydana gelen bir çeşit kronik enfeksiyon halidir. Bu durum o bölgedeki kılların cilde doğru batarak o bölgedeki ciltte tahriş ve enfeksiyon oluşturması sonucu gelişir. Bu hastalık erkeklerde kadınlardan daha yaygın olup ergenlik sonrasından 40 yaşına kadar olan dönemde çok fazlaca görülür. Ayrıca kilolu ve sert kalın kılları olan insanlarda çok yaygın görülür.

Kıl Dönmesi Semptomları Nelerdir?

Kuyruk sokumunda ele gelen ufak bir kabartıdan şiddetli ağrılı büyük bir şişliğe kadar değişen özellikte semptomlar olur. Hemen çoğu zaman kuyruk sokumunda ıslaklığa neden olan kanlı, iltihaplı veya berrak bir akıntı görülür. Enfeksiyon ile birlikte, o bölgedeki deride kızarıklık, hassasiyet iltihaplı akıntı ve kötü bir koku meydana gelir. Enfeksiyon ayrıca ateş halsizlik, kırıklık (keyifsizlik) ve bualntı gibi şikayetlerin oluşmasına neden olur.

Bu hastalığın birkaç farklı seyri mevcuttur. Hemen hemen tüm hastalarda apse (kuyruk sokumunda ani gelişen şişlik, şiddetli ağrı-hasta üstüne oturamaz- ve iltihaplı akıntı) gelişimi görülür.  Apse geriledikten sonra ki bu kendiliğinden veya cerrahi müdahale ile boşaltılması şeklinde olur, hastalık kronik forma dönüşür (pilonidal sinüs). Bu halilnde cilt altında bir veya daha fazla sayıda tüneller oluşur ve bunların kuyruk sokumu bölgesinde açıldığı delikler bulunur. Bu açılan cilt altı tünellerin bazıları kendiliğinden kapanabilse de kendiliğinden kapanmayan tüneller için cerrahi müdahale yapılması gerekmektedir. 

Hastaların bir kısmında bu tüneller tekrarlayan enfeksiyonalar sürekli iltihaplı akıntı olmasına neden olur. Bu tür kronik hastalıkta ağrı ve şişlikte görülür. Böyle bir durumda cerrahi kesinlikle gerekir.

Kıl Dönmesi Nasıl Tedavi Edilir?

Hastalığın tedavisi çok çeşitlidir. Hangi tedavinin uygulanacağı hastalığın tespit edildiğinde sergilediği belirtilere ve klinik bulgulara bağlıdır. Apse bulguları olması halinde tedavi acildir. Apse boşaltılmalı ayrıca apse kavitesi içindeki tüy, giysi lifi vs. mümkünse çıkarılmalı ve temizlenmelidir. Bu işlem sırasında sadece o bölgenin uyuşturulması yeterlidir ve hastanede kalınmasına gerek yoktur. Takibinde cerrahınızın uygun göreceği sürede ayaktan günlük pansumana gelmeniz gerekebilir. O bölgedeki enfeksiyon bulguları tamamen geriledikten sonra kıl dönmesi hastalığının uygun tedavisine geçilebilir.

Hastalığın kronik olarak seyrettiği durumlarda tedavi cerrahidir. Burada amaç içi kıl ile dolu birbirleriyle ara kanallarla iştirakler gösterebilen hastalıklı bölgenin deri ve deri altı yağ dokuları ile birlikte çıkarılmasıdır. Cerrahi tedavi, yaranın açık bırakılması-dikişsiz veya kapalı- dikişli olmak üzere iki farklı şekilde yapılabilmektedir.

Açık Yara-Dikişsiz Cerrahi Tedavi: Sadece hastalıklı bölgenin üstünde kalan deri ve derialtı dokusuna müdahale edilir. Yara açık bırakılarak, içerden dışarı doğru alttaki dokunun oluşan boşluğu doldurması beklenir. Bu durumda yara yeterli derecede iyileşene kadar sürekli pansuman yapılması gerekmektedir. İyileşme süreci genelde uzundur, yara çok geç iyileşir. Bunun anlamı uzun süre pansuman yapılması gerektiğidir. Ancak, ameliyatın kendisi genellikle kısa (30 dk) sürer. Genel anestezi ile tam uyutularak veya belden aşağısı uyuşturularak (spinal anestezi) yapılabilir. Ameliyat sonrasında bir gün hastaneden kalmanız gerekebilir.

Kapalı-Dikişli Cerrahi Tedavi: Dikişli cerrahi tedavi denildiğinde aslında çok çeşitli cerrahi tekniklerin uygulanması söz konusudur. Bunlardan hangi cerrahi tekniğin kullanılacağı öncelikli olarak kişinin vücut yapısına, hastalığın ne kadar süreden beri var olduğuna, o bölgedeki deliklerin sayısına ve dağılımına, hastanın cinsiyetine ve cerrahın bu çeşitli teknikleri uygulama konusundaki bilgi ve becerisine bağlı olarak değişmektedir. Örnek olarak, cinsiyetiniz erkekse, şişmansanız, vücudunuzda fazlaca kıl varsa ve kalçalarınız arasındaki oluk çok derinse, bu durumda o bölgenin çıkarılıp karşı karşıya getirilerek dikilmesi gibi bir cerrahi tedavinin başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmazdır. Böyle bir durumda uygun tedavi doku kaydırma tekniklerini içeren dikişli cerrahi yöntemlerin uygulanmasıdır.  Kapalı-Dikişli Cerrahi tedavi de genel anestezi ile tam uyutularak veya belden aşağısı uyuşturularak (spinal anestezi) yapılabilir. Ancak ameliyatın süresi seçilen tekniğe bağlı olarak değişebilir. Ameliyat sonrasında birkaç gün hastaneden kalmanız gerekebilir.

Pilonidal Sinüs Laser Ablasyon: Son yıllarda pilonidal sinüs laserle başarılı şekilde tedavi edilmektedir. Minimla anestezi, minima ağrı. Hastanede yatış gerektirmemesi, hızla işe dönüş gibi pekçok avantajı olan yöntemin esası akıntya neden olan tünelin laser ile yakılarak kaptılmasıdır.


Cerrahi Dışı Tedaviler: En basit cerrahi dışı yaklaşım bölgenin kıldan arındırılmasıdır. Ancak bu amaçla jilet kullanılmasından kaçınılmalıdır. Jiletle yapılan kıldan arındırmanın da nüksleri önlemede faydalı olmadığı hatta nüks riskini artırabileceği ifade edilmektedir. Hastalığın tek sebebinin kıllar olmayışının yanında, sorun kıllardan kaynaklansa bile bunların mutlaka sakral bölge kaynaklı olma zorunluluğunun bulunmayışı, bölgenin tıraş edilmesi ya da depilatuvar uygulamalarının tedavide pek yeri olmaması gerektiğini düşündürmektedir. Sık duş alınarak bu bölgenin yabancı maddelerden arındırılması sık uygulanan bir önlem olsa da oluşmuş bir kıl dönmesi üzerine etkisi tartışmalıdır. Benzer şekilde lazer epilasyon da kıl dönmesi tedavisi için uygulanan önlemlerdendir, ancak bu da temelde tedavi edici olarak değil, önleyici bir yöntem olarak görülmelidir. Bu uygulamanın kıl dönmesi gelişimini önlemedeki rolü de net değildir. Cerrahi dışı tedavide en çok karşılaşılan yöntem kıl dönmesinde fenol enjeksiyonudur. Akut enfeksiyon ve apse varlığında uygulanmamalıdır.

Ameliyat Sonrasında Yapılması Gerekenler?

Ameliyat sonrası bölgenin temiz tutulmasına dikkat edilmelidir. Gerekirse günlük pansuman yapılmalıdır. Dikişsiz-yaranın açık bırakıldığı durumlarda pansumana yara kapanana kadar devam edilir. Dikişlerin alınması için gereken süre uygulanan tekniğe göre farklılık gösterir ancak ortalama 2 haftada dikişlerin tamamı alınır. 

Ameliyat sonrası dönemde hastanın banyo yapması uygun değildir. Ameliyat alanı ıslatılmadan vücudun diğer bölümleri yıkanabilir. Dikişler alındıktan sonra tam banyo yapılabilir.

Ameliyattan sonra genellikle 20 gün istirahat verilir. Bu süre içinde hastanın evde yatak istirahati yapması önerilir. Olanaklı olduğunca yan veya yüzüstü yatılması, aşırı ve ani hareketlerden kaçınılması önerilir. Yürümenin bir sakıncası yoktur. Alafranga tuvalet kullanılması hasta için daha rahat olur.

Kıl Dönmesinin Tekrar Etmemesi için Neler Yapılmalıdır?

Ameliyattan sonra en az iki yıl boyunca kalçalar ve kuyruk sokumundaki kılların tıraş bıçağı veya kıl dökücü kremle temizlenmesi gerekir. Bu işlemin iki haftada bir yapılması genellikle yeterli olur. Günde iki kez duş yapılarak dökülen kılların vücuttan uzaklaştırılması çok yardımcı olur. İç çamaşırı her gün değiştirmek gerekir. Bu önlemler alınmazsa hastalığın tekrarlama olasılığı yükselir. Ameliyat sonrası hastalığın tekrar etme ihtimali %0 – 40 arasında değişmektedir. Hastalığın nüks etme nedenleri ile ilk hastalığa yol açan nedenler aynıdır. Nüksün tedavisi tekrar cerrahidir.


ANAL KAŞINTI

Anal Kaşıntı Nedenleri Nelerdir?

Kaşıntıya neden olabilecek pek çok faktör bulunur. En sık neden anal  bölgenin aşırı nemli olmasıdır. Nem kullanılan ürünler veya o bölgede kalmış dışkı parçacıklarından olabilir. Anal kaşıntı bazen diğer hastalıkların bir bulgusu olarak karşımıza çıkabilir; örneğin hemoroidler ve anal fissür. Başlangıçta hafif olan yakınmalar kaşımanın artması ve kaşımayı azaltmak amacı ile aşırı temizlik yapılması ile kötüleşebilir.

Bazı kişilerde anal bölgede kaşıntı bazı yiyeceklerin tüketilmesi, sigara kullanılması ve alkollü içeceklerin alınması sonrasında meydana gelebilir. Anal kaşıntıya neden olabilen yiyecekler:

•          Kahve, çay

•          Çeşitli cipsler

•          Sütlü ürünler

•          Domates ve domatesten üretilmiş ürünler, ketçap

•          Peynir

•          Çikolata

•          Fındık

Yetersiz Anal Bölge Temizliği İle Anal Kaşıntı Arasında İlişki Var mıdır?

Temizlik ve kaşıntı arasında direkt ilişki bulunmamaktadır. Ancak kişinin anal hijyen konusunda aşırı titiz olması ve o bölgeyi çeşitli sabunlarla aşırı yıkayarak fazlaca durulaması ve kurulaması ciltte tahrişe neden olmaktadır. Ve bu tür yaklaşım cildi hassaslaştırmakta ve özellikle koruyucu yağ tabakasının kaybına neden olmaktadır.

Anal Kaşıntı Nasıl Önlenir?

Dikkatli bir muayene ile anal bölgede kaşıntıya neden olabilecek patolojiler araştırılır. Bunun dışında tetikleyen faktörlere karşı önlemler doktorunuz tarafından size anlatılır. Anal kaşıntıda tedavi 3 temel noktayı hedefler:

1. Anal bölgenin nemli kalmasından kaçınmak:

2. O bölgenin nemini alması için  saf pamuktan üretilmiş  kumaş veya gazlı bez konulabilir

3. Deodorant,  parfüm veya pudra benzeri ürünlerin anal bölgeye uygulanmasından kaçınılmalıdır.

4. Anal bölgenin daha fazla tahriş olmasının önüne geçmek

5. Sabun duş jeli benzeri ürünleri anal bölgede kullanmayınız.

6. Anal bölgenizi herhangi bir materyal hatta tuvalet kâğıdıyla bile ovuşturmayınız.

7. Temizlik için anal bölgenizi sadece ılık su ile durulayınız ve nemini nazik bir şekilde alınız. Su ile ıslatılmış tuvalet kağıdı veya bebekler için üretilmiş olan ıslak mendilleri kullanınız ve asla kurulama amaçlı şiddetli sürtme uygulamayınız. 

8. Kaşımamaya çalışın. Kaşıma anal bölgenin daha da tahriş olmasına neden olur. Eğer dayanılmayacak kaşıntınız oluyorsa ve gece farkında olmadan kaşıdığınızı düşünüyorsanız gece yatarken ellerinize eldiven veya çorap giyebilirsiniz.

9. Sadece doktorunuz tarafından önerilen ilaçları kullanın: Verilen medikal ürünleri anal bölge çevresindeki cilde uygulayınız ve ovuşturmayınız.  Size verilen medikal ürünlerinden önerilen süreden daha uzun kullanılması tahriş ve beraberinde kaşıntıya neden olabilir.

Tedavi Ne Kadar Sürer?

Yukarıdaki önerilere uyan hastalarda ilk bir hafta içerisinde bir miktar rahatlama olur. Şikayetlerin tamamen gerilemesi 6 haftayı bulabilir, ancak bu süre sonunda rahatlama olmaması halinde doktorunuzla yeniden görüşmenizde fayda olacaktır.

ANAL SİĞİLLER (WART-KONDİLOM)

Anal Siğil Nedir?

Anal siğil (tıp dilinde “kondiloma akuminata”) anüs çevresi ve içini etkileyen bir hastalıktır. Ayrıca cinsel organlar ve çevresindeki cildi de etkiler. İlk başta iğne başı kadar küçük ciltten kabarık bir lezyon olarak başlar ve sonrasında giderek büyüme gösterir. Genellikle kişide herhangi bir rahatsızlığa neden olmazlar. Bu nedenle hastlar çoğu kez böyle bir oluşumun farkına bile varmazlar. Ancak bazı hastalarda kaşıntı kanama, sümüksü akıntı ve anüs çevresinde ele gelen kitle gibi yakınmalar olabilir.

Anal Siğile Ne Neden  Olur? 

Anal siğilller, insandan insana temasla geçen ve virüsler (Human Papilloma Virus-HPV) tarafından oluşan bir hastalıktır. HPV cinsel temasla geçen hastalıklardandır. Anal siğil gelişmesi için anal yoldan cinsel temas şart değildir.

Anal Siğillerin Her Zaman Alınması Gerekir mi?

EVET! Anal siğiller alınmazsa büyürler ve sayıları artar. Ayrıca tedavi edilmedikleri takdirde etkilediği cilt bölgesinde kanser gelişme riskini arttırırlar.

Anal Siğiller İçin Ne Tür Tedaviler Mevcuttur?

Eğer siğiller çok küçüklerse ve sadece anüs çevresinde sınırlı isler o bölgede etkili ilaçlarla tedavi edilebilirler. Ayrıca sıvı nitrojen ile dondurularak da tedavisi mümkündür. Ayrıca cerrahi olarak tedavi de uygulanabilir. Cerrahi ile hemen ve hızlıca tedavi sağlanabilir. Az sayıda siğil olması halinde sadece o bölge uyuşturularak, fazla sayıda olması halinde belden aşağısı uyuşturularak cerrahi olarak çıkarılır. Anüs içine doğru yerleşmiş olan siğillerde ilaçla tedavi mümkün olmaz mutlaka cerrahi uygulamak gerekir.

Cerrahi Tedavi İçin Hastaneye Yatmam Gerekir mi?

HAYIR! Anal siğili için yapılacak cerrahi tedavi için hastanede yatmanız gerekmez.

 Son yıllarda yine LASER ABLASYON la  anal bölge ve genital bölge siğilleri başarıyla tedavi edilmektedir

Cerrahi Tedavi Sonrası Evde Kaç Gün İstirahat Etmeliyim?

Cerrahi sonrası hastalar birkaç gün çok az bir rahatsızlık hissedebilirler. Ancak ağrı gibi şikâyetler ağrı kesiciler ile önlenebilir. Hastalığın yaygınlığına bağlı olarak, sınırlı hastalıkta işlem sonrası hemen işe dönmeniz mümkünken yaygın hastalıkta birkaç gün istirahat etmeniz gerekebilir.

Tek Bir Müdahale İle Hastalığım İyileşebilir mi?

Anal siğillerin tekrar etmesi çok sık rastlanan bir durumdur. Başarılı bir tedavi ile hepsi çıkarılmış olsa bile virüs kaynaklı bu hastalık dokularda sessizce bekleyebilir ve bir süre sonra yeniden siğillerin oluşmasına neden olabilir. Ayrıca anal veya genital siğili olan biri ile cinsel temastan kaçınılması hastalığın tekrar etmesini engeller. Ancak birçok insan siğili olduğunun farkında değildir. Bu nedenle tek eş ile cinsel ilişki veya korunarak cinsel ilişkiye girmek sizi hastalıktan koruyacaktır.